Tembelliğin dayanılmaz hafifliği

Hiçbir şey yapmamayı özlemişim..Uzun zamandan sonra ilk kez bir yere yetişmek kaygısıyla zamanı kollamadım, telefonumdan 3 saatte bir fırlayan gereksiz ‘hatırlatmalar’a maruz kalmadım ve trafikte 2 saat saplanmadım..

Saatlerce gazete-çay yetmedi; yarım kalan kitabıma gömüldüm..İyot fakiri bünyeme kıyak yapıp sahilde yürüyüşe çıktım; deniz kokusunu bol bol içime çektim, oltalarını geriye ok gibi savuran balıkçıların iğnesine takılma pahasına denizin tam dibinden yürüyerek, kıyıya vuran kocaman deniz analarını izledim..

sahil

Tam bu sırada; deniz kenarına şahane ve bir o kadar da iptidai; ufacık tefecik rakı masası kurmuş olan Aydın Boysanvari amcalara doğru ‘işte huzurun resmi budur‘ diyerek yanaştım ve sağ elimdeki telefonu kaldırıp dedim ki : ‘Fotoğrafınızı çekebilir miyim ?’

Bu naif teklifimin sebebi fotoğrafı buraya koymak ve hakkında bir iki kelam etmekti.. Yanılmışım. Amcalardan biri; o tonton ve ‘rakı masasında bilgece tatlı tatlı anılar anlatan güngörmüş ihtiyar’ düsturundan uzaklaşıp parmağını bana doğru salladı ve “Hayır, Hayır çekmeyin” diye bağırdı.. Gülsem mi bozulsam mı bilemediğimden ikisini de yapamadım ve sadece şaşırdım..

Çekiyorsunuz resimleri ondan sonra televizyonda izliyoruz görüntüleri” diye söylenmeye devam ederken; yanındaki nispeten biraz daha genç ve sakin olan “Yanlış anlamayın sizle ilgisi yok” dedi.. Elimdeki telefonu gösterip “Bununla mı televizyona göndereceğim resminizi” diyebildim sadece ve ‘öyle olsun’ der gibi bir jestle yanlarından uzaklaştım..

Hani filmlerde başrolün kafası bir şeylere kızdığında; hayatın yükünden bunaldığında gittiği ve dertleştiği balıkçılar olur ya; rakıları koyup sandalların-ağların arasında inceden müzik eşliğinde meşk ederler..İşte öyle bir görüntü hayal edin:)

Arada sırada –canınız sıkkın olsun olmasın- sadece temiz hava almak için deniz kenarına inip yürüyün, insanın beyni açılıyor.

[ Sanki yüzyılın keşfi gibi yazdığıma bakmayın; herkesin bunun nasıl rahatlatıcı bir metod olduğunu bildiğine eminim.. Ben uzun zamandır yapmamıştım, belki aranızda benim gibiler vardır diye verdim o tavsiyeyi:)  ]

6 Yorum

Filed under Gündem Dışı

6 responses to “Tembelliğin dayanılmaz hafifliği

  1. ahmet

    iptidai !

    Beğen

  2. albaraz

    Tespit doğru olabilir, belki aynı amcalara Cunda Adası’nda rastlasam bu tepkiyi vermezlerdi..:) Darısı başına..

    Beğen

  3. Ömer

    Ya Zeynepcim alınma da gidip yoldaki adamlara resminizi çekebilir miyim demişsin sen de. Ve olmaz deyince de bozuluyorsun. Yani birisi sana dese, resminizi çekebilir miyim, bloguma ekleyecem diye, izin verir miydin?

    Beğen

  4. ismail

    Ömer arkadaşımızın yorumuna katılıyorum 🙂

    Zeynep rakı içen 3 emmiye yaklaşma, aynen dediğin gibi cunda adası değil bura.

    Ha illa içki içen adamlarla muhabbet mi koyucan git bir meyhaneye al rakını geç onların yanlarında iç, sora zaten onlar sana sorar çekelim mi resmini diye tamam muhabbet kurulur da bu da bir foto için fazla uraşı olur 🙂

    :)))

    Beğen

  5. albaraz

    Alınmadım:) Bana garip gelen; amcanın bar çıkışında yakalanan yasak aşıklar gibi bağıra çağıra “çekmeyin” demesiydi.. Bana biri bu taleple gelse tabi ki şaşırırım ama biraz daha makul cevap veriririm (herhalde 🙂 )

    Beğen

  6. albaraz

    🙂 Yahu benim ‘rakı içen insan’ fotoğraflamak gibi bir amacım olsaydı meyhaneye giderdim tabi, ama aklımın ucundan böyle bir şey geçmezken;deniz kenarına çilingiri kurmuş amcaları (hatta dedeleri neredeyse) görünce saf saf “aa ne huzurlu,amcacığım naifliğin resmini çizebilir misiniz” diyesim geldi..Ah İsmail sen de bir gün yaşlanınca; sahilde taburelerde oturup rakı masası kuracaksın..O gün yanına gelen küçük,sevimli kız resmini çekmek isteyince dur ve düşün!

    Beğen

Yorumunuz için teşekkürler...