Kahvaltı Sonrası Uzun Hikaye

Uzun tatil günleri geldi çattı; birçok kişi bu zamanları seyahatle değerlendirse de; azımsanmayacak bir güruh da İstanbul’da gününü gün etmeye devam ediyor.

Bu güneşli sonbahar günlerinde yapılabilecek bir dolu aktivite var; ben kendi başımdan geçen iki tanesini paylaşayım..

Ev yapımı reçelleri, bal-kaymak ikilisi, ekmek üstünde kavurma,sucuk gibi lezzetleri ve vitrinden size bağıran tatlıları-zeytin yağlıları ile; insana huzur veren, bir mahalle kafesinden bahsetmeliyim öncelikle : Kuzguncuk Pita..

Hobi olarak gurmelik yapan, boş zamanlarını güzel ve özel lezzetler bulmaya adayan arkadaşım İpek’in “gidilecek mekanlar” listesinde uzun süredir asılı duran bir yerdi burası..Kız kıza kahvaltı yapmayı planladığımız bir pazar sabahı için burayı uygun gördük ve çok da iyi bir karar verdiğimiz konusunda hemfikir olduk.

Kuzguncuk zaten semt olarak insanı Perihan Abla veya Süper Baba günlerine götüren, nostaljik ve sempatik bir yer..Pita da profesyonelce işletilen, ama amatör ruhunu kaybetmemiş bir kafe..Balları Datça’dan, reçelleri kendi yapımı ve tabaktaki her şeyin lezzeti yerinde..Ben yemedim ama yiyenler Pita ekmeği üzerinde gelen kavurmanın da çok lezzetli olduğu görüşündeler..Hal böyle olunca; Pita’ya veda ederken mutlu, huzurlu ve karnınızın tok olacağı aşikar..

Bu lezzet şöleninin ardından; tatil gününü taçlandırmak adına bir film seyretmenin keyifli olacağını düşünenler için tavsiyem ise “Uzun Hikaye” olacaktır. Filme 1 hafta önce gittim, fakat yazmak kısmet olmadı bir türlü..

Aslında uzun söze hacet yok; Kenan İmirzalıoğlu bence “Bulgaryalı Göçmen Ali” rolüne çok yakışmış, Osman Sınav konuyu pek güzel işlemiş, çekimler,  müzikler etkileyici..Neredeyse tüm oyuncular; perdede göründüklerinde “aaa” dedirten cinsten; bir nevi duayenler toplantısı diyebiliriz..Çocuk oyuncu Taha Yusuf Tan’ı da çok başarılı buldum, sevimli olmasının yanı sıra,  şahane bir oyun sergilemiş.

Birçok mecrada eleştirilen ve filme yakıştırılmayan Tuğçe Kazaz; bence olması gerektiği gibi rolünü yapmış ve göründüğü sahnelerde de sırıtmamış..Tabii bu tamamen şahsi fikrim; teknik açıdan yorum yapamam, ama beni rahatsız etmediğini söyleyebilirim.

En klişe tabirle “içinizi ısıtacak bir film” diyebilirim Uzun Hikaye için.. Hüzünlendim, güldüm, ağladım ve bozuk düzene, adaletsizliklere sinirlendim seyrederken..Bu aralar vizyonda olan filmlerin içinde en görülmeye değer olanı diye düşünüyorum..

Sağlıklı, mutlu, huzurlu, kahkahalı ve neşeli bayramlar…

3 Yorum

Filed under Kültür-Sanat, Tadı Damağımda Kalanlar

3 responses to “Kahvaltı Sonrası Uzun Hikaye

  1. pinar

    Pita’yı ben de çok seviyorum, Kuzguncuk’un ise hastasıyım, en kısa zamanda hep beraber gidiyoruz haberin olsun:)

    Beğen

  2. albaraz

    Aaa sen gitmiş miydin oraya:) Tamam çok güzel olur, rotayı bu sefer Beylerbeyi’nden Kuzguncuk’a çeviririz ve dipsiz hayallerimizi orada kurarız:)

    Beğen

  3. pinar

    evet bir kere gittim ben de cok sevmistim kahvaltisini, tadi damagimda kalmisti…anlastik o zaman:)

    Beğen

Yorumunuz için teşekkürler...