Mutabakat

En son ne zaman kendinizle yüzleştiniz?

Berbat özelliklerinizi, can sıkıcı huylarınızı itiraf edebiliyor musunuz kendinize? Yoksa siz de en kötü özelliği “mükemmeliyetçiliği” olanlardan mısınız?

“Ben sadece sevdiklerimi üzmemek için beyaz yalanlar söylerim” diyerek fazla dürüstlüğünden yakınanlardansınız belki de.

Çok zor insanın kendi içiyle yüzleşmesi. Torpil geçer insan kendine, kimseye göstermediği yüzünü ustaca saklar, toz kondurmaz kişiliğine.

Yalan söylüyorum ben zaman zaman. Gerçeklerden kaçmak için, ‘doğrusu’ canımı sıktığı için, “öyle gerektiği” için…

Çok güçsüz, çok korkak zamanlarım var; elimin kolumun tutmadığı, her halttan korktuğum, kendimi yalnız hissettiğim.

Aldatıldığım da olmuştur elbet, aldattığım da. İlla aşk meşk gelmesin aklınıza, insan bazen –hatta en koyu– kendini aldatır. Koca bir ömrü sahtekarca yaşar, sevmediği kadınla hayat geçirir, olmadığı biri gibi davranır, giremediği kalıplara kendini sokar durur.  Ve öyle inandırır ki kendini bu kurguya, uyandırmaya kıyamazsınız.

Beceriksizliklerim, tembelliklerim var benim. Aklımın bir türlü yetmediği konular, bön bön baktığım ama anlamadığımı itiraf edemeyip anlamış gibi kafa salladığım mevzular var.

Vicdan azaplarım var.

Yanlışlarım, hatalarım, aklıma geldiğinde gözlerimi dolduran hasarlarım var, hem verdiğim, hem aldığım.

En çok hak edenlere sevgimi gösteremediğim, “nasılsa o benim kalem, yıkılmaz” dediğim saçma sapan ihmallerim var. Ederinden fazla değer biçtiğim pespayeler de var elbet, zararın bir yerlerinden dönmeyi akıl ettiğim.

Sinirlendiğimde küfür ederim bazen ağız dolusu. Bilimsel olarak kanıtlanmış hem küfrün acıyı azalttığı, ama toplum hoş karşılamaz “eline, beline, diline” hakim olmamayı.    D e l i r m e y e c e k s i n.   Zıvanadan çıkmayacaksın.  Bu kara düzende aklına, ağzına mukayyet olacaksın. Çünkü mazrufa değil, zarfa bakarlar.  Sana küfrettiren sebebi değil de, senin ağzından çıkan kelimeleri ayıplarlar. “Gırtlak dokuz boğum, sekizini yut, birini söyle” derler.  Seni bir güzel sindirirler. Susar oturursun.

Sıkı sıkıya bağlandığım öğrenilmiş çaresizliklerim var . Kavanozun üstü açılmış olsa da hala kapak varmışçasına kendine engel yaratan meşhur pire deneyindeki gibi, görünmez bariyerlerim var, kendi elimle çizdiğim.

Otobüste “arka kapıyı açar mısınız” diye bağırıp da duyulmadığın o an gibi özgüvensizliklerim var, kimseye anlatamadığım.

Limonun çekirdeğini salataya düşürmeyenlerden olamadım belki ama köpüğü az olan kahveyi hep kendime aldım.

Mutabıkım.

Kendimle.

Yüzleştim.

 

 

10 Yorum

Filed under Gündem Dışı, içimden geldiği gibi

10 responses to “Mutabakat

  1. Seda Ertürkerler

    Yine herzamanki gibi süper süper olmuş canım ba yıl dım…Yüreğine, ellerine sağlık…

    Beğen

  2. Ayna

    Bir gece, geceyle söyleştim;
    Bir aynanın simlenmiş arka yüzü gibi,
    Gecenin karanlığı yansıttı hakikati.

    Geceden sonra aynalara bakmayı bıraktım;
    Çünkü ön yüzü hakikati değil,
    Yalanı aksetmiş!

    Ayna

    Beğen

  3. Semra Türkmen

    Alkıııış gene , gene alkııış…

    Beğen

  4. Kaleminize sağlık.

    Beğen

  5. Sedaaa..Çok teşekkür ediyorum bu içten yorumun için. Ne kadar mutlu ediyorsun beni…Sağ ol, var ol. Sevgilerimi gönderiyorum tüm aileye…Şimdiden çok mutlu seneler olsun…

    Beğen

  6. Çok teşekkür ediyorum…

    Beğen

  7. Çok teşekkür ediyorum…Düşüncelerini yazarak döken biri için en güzel yorum..Sizden gelmesi ayrıca önemli… Sevgiler.

    Beğen

  8. Anladığım kadarıyla manası derin yazdıklarınızın…Ve doğru ne yazık ki. Teşekkür ediyorum yorumunuz için.

    Beğen

  9. Çok içten bir yazı olmuş. Kutlarım. Belki de bir sürü insanın söyleyemediklerini kaleme almışınız. Tebrikler!

    Beğen

  10. Yazdıklarım için söylenen güzel sözlerin arasında beni en mutlu eden, “söylenemeyenleri söyleyebilmiş olmak”…Hepimizin içinde çok fazla söz var. Konuşamıyoruz. Belki anca yazabiliyoruz. Çok teşekkür ediyorum..Sevgiler…

    Liked by 1 kişi

Yorumunuz için teşekkürler...