Monthly Archives: Nisan 2015

Dem

Haftalar oldu, hala damağımda, dimağımda Karaköy Dem Meyhane’nin tadı. Her yeri sevmek biraz görecelidir, ama burası sanırım daha fazla. Tabelası bile olmayan, karanlık hanın merdivenlerini çıkarken hissettim orayı seveceğimi. Yukarı çıkar çıkmaz da bayıldım manzaraya, 4-5 masalık küçücük, kutu gibi mekana.

Yer ayırtmak için birkaç kez telefonla konuştuğum Ufuk Bey karşılıyor bizi; karşılıyor dediysem, meze tezgahı, merdiven ve masaların arasındaki 50 cm mesafede sohbete koyuluyoruz. Bizi alacağı yer henüz boşalmadığından, kalabalık bir grubun masasına yerleştiriyor bizi. Herkes rahat, kimse “burası bizim masamız yalnız” bakışları atmıyor. Sanki bir evin salonundaki arkadaş grubu gibi oturuyoruz, gülüyoruz.

Lezzetli mezeler geliyor, sade, abartısız. Ara sıcaklar keza, ağızda dağılıyor. Levrek lokum, karides ve kalamar o kadar doyuruyor ki, balığa geçmeye hacet kalmıyor.

Dem Meyhane

Pek sevgili dostumuzun doğum günü için Karaköy balık pazarının girişindeki Halis Bekrizade’den aldığımız Şam tatlısına mum dikiyoruz, Dem ekibi sağolsun, ısrarlarımıza dayanamayıp demleme çayları yetiştiriyor tatlının yanına. İlk geldiğimizde işgal ettiğimiz, tüm gece sırt sırta oturduğumuz masaya da gönderiyoruz bir tabak..Doyamıyoruz keyfe, helva geliyor, bir tur daha dönüyoruz demli çaya, arada rakıyla..O kadar samimi ki mekan, laf olsun diye değil, gerçekten evde oturup manzaraya bakarak içiyoruz sanki. 2. helvayı söylediğimizde Ufuk Bey “amma tatlı yediniz yahu” deyip gülüyor, 3. tur çayla helvayı denkleştirip masamıza bırakıyor.

Bu kadar lezzete, sohbete ve samimiyete karşılık, –diğer meyhanelere kıyasla– gayet makul bir miktar ödeyip kalkıyoruz masadan, ağzımız kulaklarımızda.

Demimiz baki olsun.

Dem demişken, bu ara kafamın tozlu rafından indirdiğim şahane bir şarkı var aklımda. Fikret Kızılok’tan ayrı güzel, Mehmet Erdem’den bir başka dokunaklı “Bir Harmanım Bu Akşam”. Tavsiye olunur.

(…)

Çektiğim acıların demindeyim bu akşam
Pişman desem değilim
Bir harmanım bu akşam

Her gecenin sabahı
Her kışın bir baharı
Her şeyin bir zamanı
Benim dermanım yok

……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

Etimolojik Not:    ‘Dem’ ne dolu, ne tınılı bir kelimedir. Hani şu yabancı dillerde tam karşılığı olmayan, Türkçe’nin derin sözcüklerinden. Gönül gibi, yürek gibi.. “Gönlüm kırık” yazsan mesela ya da “Yürek mi yedin bu ne cesaret” desen, anlamaz Britanyalı. Öyle bakar. Ezcümle; Türkçe pek hazineli. Koruyalım. Demlenelim.

……………………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

6 Yorum

Filed under Mutluluğun Tarifi : Yemek, Tadı Damağımda Kalanlar, Yemek

Adalet

Ne dolu, ne güçlü ve manalı bir kelime ‘adalet’ aslında. Türk Dil Kurumu aşağıdaki gibi açıklamış bu terimi:

Hak ve hukuka uygunluk, hakkı gözetme, doğruluk, türe .  Bu işi uygulayan, yerine getiren devlet kuruluşları.

Hakka riayctkarlık, hak tanırlık, haklılık, doğruluk.  Haksızlıktan uzaklaşma. Düzenli ve dengeli davranma. Hakkaniyet.

Bir de bu işin ‘sarayı’ var, Avrupa’nın en görkemlisi, en haşmetlisi. Boşuna dememişler “Zarfa değil, mazrufa bakınız” diye, zira bizim ülkede adalet; ‘Çağlayan’da bir saray adı adeta.

Bu sarayın emekçilerinden Mehmet Selim Kiraz, korkunç bir terör saldırısı sebebiyle vefat etti. İki gündür tüm programlarda, dost meclislerinde bu konu irdeleniyor, lanetleniyor. Türlü türlü yorumlar, analizler yapılıyor.. Adliyelerde güvenliğin arttırılacağını haber veriyorlar. Sanırım bundan sonra adliyelerde terör saldırısı olmayacağına sevinmemiz bekleniyor. Aslında anlatılacak çok şey var ama, ‘elektrikler kesikti’, yazamadım.

Adalet

Yorum bırakın

Filed under Gündem