Tag Archives: beyoğlu

Şen Olasın İstanbul Şehri

Aslında aklımda gündemle ilgili yazılar var, sabah sabah okuduğum gazeteden içime işleyen, sinirimi bozan ve isyan bayraklarını açmama vesile olacak türde irili ufaklı haberler..Siyasete (ulusalına da (!), uluslararasına da) ve politikaya zaten zerre itimadım yok da, sanırım artık kimseye güvenmemek gerekiyor, devir öyle bir devir.

Lakin blogun düsturunu bozmayacağım ve başka bir konudan dem vuracağım. Umarım okurken içiniz açılır da bulunduğunuz yerden çıkıp deniz kenarında çay içesiniz gelirJ

Yaşım büyüdükçe, keşfettiğim yerlerin sayısı arttıkça İstanbul’a olan hayranlığım gün geçtikçe fazlalaşıyor.

Burada yaşayan biri; illa ki zevkine uygun bir mecra bulur; mesela tarihi yarımadayı, şehrin eski sokaklarını arşınlarken geçmiş yüzyıllara uzanır, etkinlikler arası mekik dokuyarak konsere, filme, sergiye (kısacası sanata) doyar, belki sadece deniz kenarında yürüyüp vapurları seyreder ya da yüzlerce yiyecek-içecek alternatifinden birini seçerek eşiyle dostuyla vakit geçirir..

Tamam; şarkıda geçen “Bu şehir insana tuzak kuruyor, bu şehir insanı uzak kılıyor, bu şehir insanı hayli yoruyor, bu şehir insanı hep kandırıyor” dizelerini inkar etmiyorum, İstanbul’un insanı ‘hayli yorup yıprattığı’ bir gerçek..Ama gülü seven dikenine katlanıyor işte.

Bu ara o kadar fazla şenlik, festival, karnaval (!) var ki ortalıkta, insan ne seçeceğini şaşırıyor, mutlu oluyor, neşe doluyorJ

Bahsetmek istediğim 2 şenlikten birincisi, bu sene beşincisini idrak ettiğimiz Bebek Şenliği..Parka yayılmaca, müzik, temiz hava-bol gıda, kıpır kıpır olmaca..ne ararsanız var.

Kübalı bir müzik grubu olan Acuba’yı parkın dışından dinledim, ardından bir DJ eşliğinde sirtaki ve tango müzikleri ile canlandık..En son Reggae grubu Sattas’ı da dinleyip, rahatlamış bir halde şenlik alanından ayrıldık..

Şenliğin son gününde benim pek sevdiğim Balkan müziği yapan Kolektif İstanbul sahne alıyordu, gidemedim.

Tam da bu noktada güzel bir tesadüf oluyor; Bebek Şenliği’nden iki gün sonra Kolektif İstanbul, şahane Galata Kulesi’nin dibinde müzik ziyafeti çekiyorJ

Tepemde tüm göz alıcılığıyla kule; yanımda çok sevdiğim arkadaşlarım ve sahnede tabiri caizse ‘ölüyü dirilten’ bir müzik.. Saksafon, gayda, akordeon, klarnet, davul ve vokal bir araya gelirse ne olur? Senfonik ve kıpır kıpır müzik sebebiyle kule dibindeki kafenin garsonu ve aşçısı; kafasında şef şapkasıyla birlikte işi gücü, servisi bırakır, kendini ritmin hareketliliğine bırakır..E sonra biz ne yaparız? Bu kadar samimi dans eden bir adamın karşısında kurtlarımızı dökeriz, hatta adam –muhtemelen aklı müzik ve dansta kalarak– servisine dönünce, kafenin önünden geçerken alkışlayarak kendisini selamlarızJ

 

Yaz döneminde iyice artan konser, uluslararası film-tiyatro gösterimleri, sergi ve şenlik aktivitelerine ucundan kıyısından bulaşmanızı ve ruhunuzu sanata doyurmanızı öneririm, iyi geliyor 🙂

2 Yorum

Filed under Asmalımescit-Beyoğlu, Kültür-Sanat

Yaz Yazıları-İstanbul-

Bu aralar hayatımda değişik heyecanlar var, adrenalinim artıyor, süregelen bazı dönemler bitiyor ve bu hareketlilik çoğu zaman seke seke dağda zıplayan keçiye çeviriyor beni..Bazen de yetiştirme ve ‘her şey tam olsun’ dürtüsü ağır basıyor, stres sahibi oluyorum:)  Sabah kalktığımda hava artık karanlık değil, eve dönerken de halen güneş var..Canım bu ara kendimi deniz kenarına atıp kayıklara bakmak ve iyot koklamak istiyor.

Yazın yaklaşmasını da bahane ederek, İstanbul’un keyif ve nefes aldığım birkaç mekanını burada afişe etmek istiyorum :

 1- Banyan-Ortaköy : Olağanüstü bir görsellik, hatta orada manzaraya bakmıyor, bizzat içinde yer alıyorsunuz..Gerçi sadece 2 kere burada yemek yedim, ama –eğer Uzakdoğu mutfağı ile haşır neşirseniz- hem yemeklerden hem de ambiyanstan memnun kalacağınızın garantisini veriyorum.. Bu arada Banyan kelimesi, Asya’da ölümsüzlüğün simgesi olan Hint İnciri (Banyan) ağacından geliyormuş..

2- Yeniköy’deki Çay Bahçesi : Buranın adını bilmiyorum ve uzun zamandır uğramıyorum, ama bu konumda Boğaz’a bakan, resmen denizin üstünde oturabildiğiniz başka bir mekan da hatırlamıyorum..Bu bahçe tam İstinye Deniz Otobüsleri’nin yanında Yeniköy dönemecinde, yoldan geçerken belki dikkatinizi çekmeyecek şekilde saklanmış salaş bir yer, lokma tatlısı meşhur, zaten hemen girişinde yapıyorlar..

3- Cihangir-5. Kat : Nedense 2 kere yolumun düşmüş olmasına rağmen bir şeyler yemek kısmet olmadı, amma ve lakin hem kapalı salonun (camekanla çevrili) hem de terasın manzarası ömre bedel..Bir pazar kahvaltısı –sabahları ayılamadığım için dışarıda kahvaltı adetim pek olmamasına rağmen- için denemeye değer herhalde..

4- Çengelköy-Çınaraltı : Boğaz ve manzaradan bu kadar bahsedip de buraya değinmemek olmazdı herhalde..Geçenlerde, yazının başında bahsetmiş olduğum, strese yenik düştüğüm günlerden birinde arkadaşımla saatlerce burada sohbet etmemizin ardından, tüm elektriğimi denize bırakmış olduğumu fark ettim. Tavsiye ederim..

5- Muhtelif Mekanlar (Beyoğlu) : İlk 4 madde Beyoğlu’ndakilere oranla nispeten az uğrak yerler olduğu için onları başa koyup haklarında 1-2 cümle ettim, bu semttekileri de isimlerini yazarak anmış olayım : Litera, Leb-i Derya, Zoe, 360, Nu Teras; malum şahane teraslara ve aşık olunacak seyirliğe sahipler..

Deniz mevsimi olunca, haliyle aklım tuzlu suda, boğazda, açık havada..Haydi bakalım yaz gelmiş, pek hoş gelmiş..

4 Yorum

Filed under Gündem Dışı, içimden geldiği gibi

Asmalımescit’e bir gecede kaç kişi sığabilir ?

Beyoğlu’nu nasıl bilirsiniz? Her daim kalabalık, gece hayatı özellikle hafta sonları güneş doğana kadar süren, farklı eğlence tarzlarını benimsemiş yüzlerce insanı aynı sokaklara doluşturan şehir merkezi..Aynı zamanda tiyatro,sinema,konser,sergi,festival gibi bir dolu şahane aktivitenin baş ev sahibi..

Son 3-4 senedir uğrama periyodum ayda bire düşmüş olsa da; ben de İstanbul’da yaşayan çoğu kanı kaynayan ergen gibi; gençliğin ateşini birçok kez orada söndürdüm (ya da yaktım:) ), arkadaşlarımla buluştum,tiyatroya gittim,Nevizade’de sarhoş oldum,dans ettim,konser izledim..Papyonla Beyoğlu’na inilen dönemlere değilse de; oranın pekçok haline şahit oldum..

---

Ama dün gece hakikaten şaşırdım..Son 4-5 yılda farklı türde onlarca mekanların peydahlandığı Asmalımescit sokaklarının yaz akşamlarında; ‘stadyum çıkışı kalabalığı’nı aratmamasına alışmıştık.. Yazarların, şairlerin uğrak yerleri Refik, Yakup gibi köklü meyhanelerin yanıbaşlarına açılan Otto, Lokal, Leblon, KafePi, Babylon Lounge, Groove, Faces, Pulp, Flamm gibi onlarca mekanın; yemek-içki-dans ve eğlencenin ilk akla gelen adresleri olmasıyla birlikte; bırakın bir yerde soluklanmayı; sokakta yürümek bile imkansız hale geldi..  (Dün sokakta yaya trafiği resmen durunca önce ‘deli miyiz biz’ dedim; sonra o daracık  sokağın iki yanında yemek yemeğe çalışanlara bakıp ‘deli mi bunlar’ diye düşündüm..Kimbilir tabaklarının içine neler düşüyor, resmen masayı iterek ve sürtünerek geçtik çünkü) Yanımdaki arkadaşlarımla güle oynaya neredeyse 7-8 dk’da bir sokaktan diğerine geçe geçe dolandık..  

insan seliBu resim dün gece 23:00 sularında Tünel meydanındaki Lokal ile KafePi’nin arasında çekildi ..Olay şu; herkes yakınındaki mekanlardan  ya da civar tekelinden içkisini alıyor, ayakta eğlenceye devam ediyor..

Kendimi çok neşeli-kalabalık bir sokak partisinde hissettim.

Haftanın stresinden kurtulduktan sonra Babylon’da Jazzanova adlı Alman grubun latin-jazz konserini izleyelim diyoruz; ama ne mümkün, kesinlikle bilet yok diyor kapıdakiler.. (2 arkadaşımız biletleri önceden alma akıllılığı gösterdiklerinden onlar kapağı atıyorlar.) Gişenin kapısında insanlar biletli arkadaşlarımıza ‘Ne olur bileti verin,1.5 saattir bekliyoruz’ diye yalvar-yakar olunca herhalde çok büyük bir konseri kaçırıyoruz diye dönsek de; 1 saat sonra aslında DJ’in gelmediğini ve konserin çok vasat geçtiğini öğreniyoruz..

asmalı sokakları

Bahsettiğim hınca hınç sokaklardan biri.. Tabi bu kadar kalabalık ve içkinin bir araya gelmesi neticesinde; sokakta durduğumuz kısa sürede biri şişe kırmacalı olmak üzere 2 kavga görüyoruz..

Bu arada değinmeden geçmeyeyim; sigara yasağının da sokakların dolup taşmasında büyük etkisi var..

 

 

Takip ettiğim kadarıyla yaş grubu genellikle 18-40 aralığındaydı ve kalabalığın  %4-5 kadarı yabancı turistti.. ( ‘Bu sayısal bilgilere nasıl vardın’ derseniz öngörü ve gözlem diyeceğim:) )

Sözün özü; Asmalımescit yıllardır Nevizade’nin tacını çalmış durumda.. Her hafta sonu değil de; arada bir kalabalığa karışmak, arkadaşlarla sohbet etmek, şirin/şık/rahat bir yerde yemek-içmek ve kafayı boşaltmak için birebir..

3 Yorum

Filed under Asmalımescit-Beyoğlu