Tag Archives: yürüyüş

Çifte Bayram

Bir bayram daha eksildi ömrümüzden dün itibariyle, bugün bir yenisini; Cumhuriyet Bayramını idrak ediyoruz milletçe.. Ortalık her zamankinden daha karışık, bulanık ve de karanlık..Yasaklanan yürüyüşler, protestolar, biber gazları eşliğinde sosyal medyada, sokaklarda sesimizi duyurmaya çalışıyoruz umarsızca.

TDK’nın internet sitesine baktım; bayramın kelime karşılığı neymiş acaba diye; aşağıdaki 3 madde ile karşılaştım :

1. isim Millî veya dinî bakımdan önemi olan ve kutlanan gün veya günler

2. Özel olarak kutlanan gün
Üzüm bayramlarının eğlencelerinde bulunmak istiyorum.” – H. E. Adıvar

3. Sevinç, neşe
Sandalda, gemide bir sevinç, bir bayram, el çırpmalar, gülüşler, yaşalar.” – N. Cumalı

Nedense bu maddelerin hiçbiri bizim ülkemizde tam manasıyla gerçekleşmiyor; ne bir özel gün kutlamasının yaşattığı o coşkuyu tam olarak hissedebiliyoruz, ne de 3. maddede yer alan “sevinç,neşe” duygularını.

Öyle bir ülke ki burası; Anıtkabir’e yürümek isteyen parti liderine biber gazı sıkılabiliyor ve bir milletin coşkulu kutlaması engellenmeye çalışılıyor.

Aslında bugün; Kurban Bayramı tatilinde yaptığım Çanakkale seyahatinden, Bozcaada’da yazdan çaldığımız birkaç saatten, Bayramiç’ten, Kepez’den dem vuracaktım. Ancak günün manasını da dikkate alarak; içimden çifte bayram yazısı geldi. Hepimizin geçmiş Kurban Bayramı ve 89. Cumhuriyet Bayramı kutlu, mutlu ve umutlu olsun…

 

 

 

 

(Bu resim 2010 yılındaki Assos gezimizde tarafımdan çekilmiştir)

Yorum bırakın

Filed under Gündem, içimden geldiği gibi

Tembelliğin dayanılmaz hafifliği

Hiçbir şey yapmamayı özlemişim..Uzun zamandan sonra ilk kez bir yere yetişmek kaygısıyla zamanı kollamadım, telefonumdan 3 saatte bir fırlayan gereksiz ‘hatırlatmalar’a maruz kalmadım ve trafikte 2 saat saplanmadım..

Saatlerce gazete-çay yetmedi; yarım kalan kitabıma gömüldüm..İyot fakiri bünyeme kıyak yapıp sahilde yürüyüşe çıktım; deniz kokusunu bol bol içime çektim, oltalarını geriye ok gibi savuran balıkçıların iğnesine takılma pahasına denizin tam dibinden yürüyerek, kıyıya vuran kocaman deniz analarını izledim..

sahil

Tam bu sırada; deniz kenarına şahane ve bir o kadar da iptidai; ufacık tefecik rakı masası kurmuş olan Aydın Boysanvari amcalara doğru ‘işte huzurun resmi budur‘ diyerek yanaştım ve sağ elimdeki telefonu kaldırıp dedim ki : ‘Fotoğrafınızı çekebilir miyim ?’

Bu naif teklifimin sebebi fotoğrafı buraya koymak ve hakkında bir iki kelam etmekti.. Yanılmışım. Amcalardan biri; o tonton ve ‘rakı masasında bilgece tatlı tatlı anılar anlatan güngörmüş ihtiyar’ düsturundan uzaklaşıp parmağını bana doğru salladı ve “Hayır, Hayır çekmeyin” diye bağırdı.. Gülsem mi bozulsam mı bilemediğimden ikisini de yapamadım ve sadece şaşırdım..

Çekiyorsunuz resimleri ondan sonra televizyonda izliyoruz görüntüleri” diye söylenmeye devam ederken; yanındaki nispeten biraz daha genç ve sakin olan “Yanlış anlamayın sizle ilgisi yok” dedi.. Elimdeki telefonu gösterip “Bununla mı televizyona göndereceğim resminizi” diyebildim sadece ve ‘öyle olsun’ der gibi bir jestle yanlarından uzaklaştım..

Hani filmlerde başrolün kafası bir şeylere kızdığında; hayatın yükünden bunaldığında gittiği ve dertleştiği balıkçılar olur ya; rakıları koyup sandalların-ağların arasında inceden müzik eşliğinde meşk ederler..İşte öyle bir görüntü hayal edin:)

Arada sırada –canınız sıkkın olsun olmasın- sadece temiz hava almak için deniz kenarına inip yürüyün, insanın beyni açılıyor.

[ Sanki yüzyılın keşfi gibi yazdığıma bakmayın; herkesin bunun nasıl rahatlatıcı bir metod olduğunu bildiğine eminim.. Ben uzun zamandır yapmamıştım, belki aranızda benim gibiler vardır diye verdim o tavsiyeyi:)  ]

6 Yorum

Filed under Gündem Dışı