Çok aşıksın.
Çok üzgünsün.
Dünya başına yıkılmış.
Sınıfta kalmışsın. Can parçanın kaza haberini almışsın.
Terk edilmişsin, her kirpiğine aşık olduğun adamı başka birini severken bulmuşsun.
Geçecek…
Hepsi geçer. Geçmese de küllenir. Neler sönmedi ki.
Hissettiğimiz her duyguyu hormonlara ve kimyasal tepkimelere dayandırabiliyor olmak beni hem sevindiriyor hem de tedirgin ediyor.
Sevindirmesi şundan; şimdi beni yere düşüren o boktan hissiyat her neyse, zaman geçtikten ve mutluluk hormonlarım birazcık hareketlendikten sonra içimi eskisi kadar oymayacak.
Tedirgin ediyor çünkü adına aşk, sevgi, bağlanma, tutku dediğimiz her duygunun aslında laboratuvarda incelenebilecek moleküllerden oluştuğunu düşünmek beni biraz boşluğa düşürüyor.
Sevmek nedir mesela? Kimi, niye seviyoruz? Neden bu denli şiddetle sevilmek, onaylanmak istiyoruz?
Sevdiğimiz kişiden karşılık görünce nasıl bir tamamlanma yaşıyoruz ki dünya dursa gam yemez hale geliyoruz?
Onun her yaptığı hatayı aklayacak, habire temize çıkaracak hisleri nerede, nasıl üretiyoruz?
Aşık olunca neden sağlıklı ve aklımızla düşünemiyoruz? Kırıyoruz, kıskanıyoruz, korkuyoruz, yanıyoruz.
Oksijen aldığımız müddetçe ‘yanma’ ihtimali hep var malum. O yüzden ruhuna kattığın, içine attığın elementlere, kurduğun bileşiklere dikkat et.
Bile isteye ateşte kavurma kendini.
Bazen yalnızca tek hakkın oluyor, doğru kullan. Yanlış kullanırsan da üzülme, arkana bakma, hayıflanma.
Siktir et.
Utanma.
Unutma, seni yargılayan, anlamayan, seven, sevmeyen, üzen, mutlu eden herkes, her şey bir gün yok olacak.
Affet…
Böyle “sevelim güzelleşelim” cümlelerini küçümseme. Tamam, ele güne karşı dalganı geç, alaya al ama içten içe düşün. Kırıldıklarının galaksi içindeki görünmezliğini, önemsizliğini hisset. Seni perişan eden, yıkan her ne ise onun geçiciliğini anla. Ölümden başka her sonun telafisi olduğunu bil.
Affetmek büyüklüktür. Seni büyütür.
Büyü.
…………………..
Hayalimdeki eş, ağabey, baba, evlat…
Söz yargılamayacağım…
Yadırgamayacağım.
Üzmeyeceğim.
Kırmayacağım.
Kızmayacağım.
Yabancılaşmayacağım…
Affedeceğim.
Yeter ki ömrümde kal.
Yanımda değil.
Ömrümde.
YETER…