Tag Archives: sophie marceau

…Romantik Komedya…

İş hayatına verdiğim uzunca –aslında uzunluğu tartışılır; dolu dolu 5 senelik tecrübeden sonra; her sene için 1 aycık(!) mola çok mu yani?– aranın ardından; tekrardan düzenli yaşama geçiş yaptım ve felekten çaldığım bohem aylara son verdim.

İşe başlamadan önceki son günümde tek başıma sinema keyfini özlemiş olduğumu fark ettim ve kendimi “Mükemmel Plan” (Friends with Kids) filminde buldum.

Bu filmi Jennifer Westfeldt yazmış, yönetmiş ve başrolün de üstesinden hakkıyla gelmiş. Filmin başlarında kendisine alışamasam da, sonradan ısındığımı ve role oldukça yakıştırdığımı söyleyebilirim. Sabun köpüğü, romantizmi hissettiren, bazen güldüren, azıcık hüzünlendiren, empati yaptırtan bir film olmuş “Mükemmel Plan”.

Üniversiteden itibaren çok yakın dost olan, cinsel hayatlarının ince ayrıntısından, ruh durumlarına kadar her şeylerini birbirlerine anlatan Julie (Jennifer Westfeldt) ve Jason (Adam Scott); arkadaş gruplarındaki herkesin evlenip çocuk sahibi olmasıyla birlikte düşüncelere dalar ve en sonunda birbirlerinden çocuk yapmaya karar verirler..Ama aradalarında evlilik hatta herhangi bir ilişki durumu bile olmaksızın !… Zaman zaman “Friends” dizisi havası yakalayan bir film olduğunu da ekliyor ve hemen diğer seyirliğimizden bahsetmeye başlıyorum.

Son günlerde seyreylediğim bir diğer romantik komedi türümüz ise; Sophie Marceau ile Gad Elmaleh’i buluşturan, Fransızca’nın o  buğulu ve genizden gelen aksanı eşliğinde keyifli vakit geçirten “Mutluluk Asla Yalnız Gelmez”  (Un bonheur n’arrive jamais seul) filmi idi.

Hayatını reklam müzikleri yaparak kazanan; piyano konusunda büyük yeteneğe sahip, geceleri arkadaşının caz barında bu hünerini sergileyen, hovarda bir adam olan Sacha (Gad Elmaleh) ile 3 çocuklu, kocasıyla yalnızca kağıt üstünde evli olan ve sanat galerileri ile çalışan; sempatik, anaç ve pek hoş Charlotte’u bir araya getiren tesadüfler sonucunda; bu ikilinin arasında aşk kıvılcımları titreşmeye başlıyor…

Tabi şanssızlıklar, kötü adamlar (bu filmde sorun çıkaran karakter rolü Charlotte’un holding patronu olan kocasına verilmiş. Bu koca; Sacha’nın da ekmeğini yediği reklam dünyasında namı “Kart Zampara” olarak yürümüş bir patron.)  peşlerini bırakmıyor ve ikilinin aşk hikayesi çıkmaza giriyor.

Sırf bu iki sempatik ve yüksek enerjili oyuncuyu izlemek bile insanın içini açıyor, moralini yükseltiyor. Romantizmden komedi çıkarmayı sevenler keyif alacaktır diye düşünüyorum..İyi Seyirler !

 

 

2 Yorum

Filed under Kültür-Sanat

Aşka fırsat ver, bakalım ne olacak?

Filmekimi’nde kaçırdığım ve akabinde vizyonda yakaladığım “Aşka Fırsat Ver” filminden bahsedesim var bugün..

Yann Samuell ve Andre-paul Ricci’nin yönettiği filmin başrolünde Sophie Marceau oynuyor, oynamakla kalmıyor; orta yaşın üstündeki kariyer düşkünü ve despot görünümlü kadının sevgi eksikliğini ve ruhani boşluğunu çok güzel yansıtıyor seyirciye.

Margaret isimli –ki aslında ismi Marguerite olup; kendince çok taşralı bulunduğundan bu şekilde değiştirmiş– kendinden emin ve özgüveni tavanda görünen hatun iş hayatında çok başarılı, zengin olup; iş arkadaşı Malcolm (Marton Csokas) ile ilişki yaşayan bir karakterdir. Hayatı o toplantıdan buraya koşarak, döpiyesler ve takımlar içinde sıkıcı ve katı şekilde seyretmekteyken, doğum gününde yaşlı bir amcanın getirdiği zarfla alt-üst olur..

7 yaşındayken, küçük kasabasında yaşarken yazdığı mektupları 40. yaş gününde kendisine göndermesi için verdiği bu yaşlı amca Merignac (Michel Duchaussoy), hakikaten de bunu görev telakki ediyor ve Margaret’in tüm düzenini bozacak bu yazıları kendisine muhtelif zamanlarda ulaştırıyor.

Çocukluğunda kurduğu hayalleri, şu anki hayatının bu hayallerle alakasının olmayışını, üzüntülerini, baba sevgisinin eksikliğini, aile özlemini ve olmak istediği karakteri sorgulamaya başlayan Margaret, beton gibi halinden ve topuklularından sıyrılarak, gök kuşağı gibi bir hal almaya çabalıyor..Ama ne kadar başarılı oluyor, orası biraz tartışılır.

Margaret’in eskiye; unutmak istediği için sildiği geçmişe dair ufacık bir iz yakalamak uğruna gösterdiği çabayı çok samimi ve tanıdık buldum..Üstünden 30 sene geçmesine rağmen Philibert (Jonathan Zaccai) ile yaşadığı maceraları ve aşkı (aşkın yaşı yoktur) aynı duygu yoğunluğu ve heyecanla hatırlaması, hissetmesi dokunaklıydı. İnsanın o sırada sürdüğü hayattan ve yaşadığı aşktan memnun olmaması, bunca sene önceki çocukluk aşkını bile ağlayarak hatırlaması ve peşinden gitmek istemesiydi belki bana dokunan, bilemiyorum .

Filmi izlerken rengarenk kağıtlara mektuplar yazasım, onları çikolata görünümünde kutulara kaldırıp en sevdiğim bahçeye gömesim ve yıllar sonra bulasım geldi:)  Çok renkli, zaman zaman animasyon kıvamında, gülümseten, ağlatan, ama dramatik olmayan hoş vakit geçirtecek bir film..

~Şimdiden iyi seyirler~

2 Yorum

Filed under Kültür-Sanat