Monthly Archives: Mart 2014

…İlelebet Payidar Kalacaktır

Başlıktaki öngörüye konu olan Türkiye Cumhuriyeti’nin sade bir vatandaşı olarak; okullarda, kitaplarda, sohbetlerde yakın/uzak tarihimize dair pek çok utanç verici vaka öğrenmiştim. Zaman zaman vahşetler karşısında ürkmüş, bazen de insanoğlunun koltuk ve hükmetme sevdası yüzünden ne hallere gelebileceğine dehşetle tanık olmuştum.  Ama hiç şimdiki kadar umutsuzluğa kapılmamıştım, az da olsa içimde tutmuştum iyimserlik tohumlarımı..Belki eski olayları bizzat yaşamadığımdan, belki de çocukluğumdandı iyi niyetim..

‘Çocuk’ demişken..Bu millet ne zaman bu dünyadan göçüp giden bir ‘çocuğun’, hatta bir canlının ardından ağza alınmayacak konuşmalar yapacak hale geldi ? Ne vakit bu kadar insanlıktan çıkıldı ? Yoksa eskiden beri böyleydi de bu kadar ayyuka mı çıkmamıştı bu güruh ? Aklım hafsalam almıyor okuduklarımı, dinlediklerimi ve resmen korku içinde bekliyorum olacakları.

Elim gitmedi klavyeye günlerdir, ama bu kez vakit bulamamaktan, koşturmaktan değil. İçimden geçenleri ne şekilde kelimelere dökeceğimi bilemediğimden. Kendi ülkemde olan bitenden yüzüm kızarırcasına utandığımdan. Akıl sır erdiremediğimden. Ümitsizliğimden….

Her karanlığın bir aydınlığa ulaşacağını biliyorum elbet, lakin dünya gözüyle görmek istiyorum o günleri.

Toparlanalım…Şimdi bedbinlik değil, nikbinlik zamanı…Her şey çok güzel olacak. Rahat uyuyun.

çiçek

 

 

 

Yorum bırakın

Filed under Gündem, içimden geldiği gibi

Karaköy Gezmeleri

Yazmamaya direniyorum. Zaten yazılacak çizilecek bir tarafı kalmayan rezil gündemden bahsedip de moralimi iyice bozmak istemiyorum ve bu trajediyi es geçerek, nadir gece gezmelerimizden bahsetmek istiyorum.

Karaköy modasına fazla uyabilmiş değiliz, fazla yolumuz düşmüyor; ama pek sevgili dostum sağolsun, ülkeye veda turlarında 2 güzel mekanı keşfetmemizi sağladı. Bunlardan ilki; Karaköy Lokantası.

Karaköy Gümrük binasının karşısında yer alan bu zarif meyhane; sempatik mimarisi, naif, abartıdan uzak dekorasyonu ve birbirinden harika mezeleri ile pek hoşumuza gitti. Bu tip lokantalarda seyretmekten en keyif aldığım yer; elbette meze vitrinidir ve Karaköy Lokantası bunun fazlasıyla hakkını veriyor. Birçok soğuk mezesini tattıktan sonra, ara sıcakları da denedik ve hepsinin çok lezzetli olduğuna karar verdik. Çok doyduğumuz için ana yemeğe geçme fırsatımız olmadı, ama eminim onlar da hayal kırıklığına uğratmayacaktır. Ezcümle; meze ve meyhane sevenlere rahatlıkla tavsiye edebileceğim bir yer.

Mezeler

Karaköy Lokantasıİkinci mekanımız; ilk gördüğümde kapısında metrelerce kuyruklar oluşturan insanlara şaşırdığım, fakat yine o pek sevdiğim dostumun vedası için toplaştığımız Fosil. Karaköy’ün sahil şeridinde yer alan Fosil’in muhteşem manzarasından bahsetmeliyim öncelikle, çünkü bence en önemli özelliği o. Burası kapalı bir mekan, ancak dışarı açılan minik balkonlarına çıktığınız zaman, bambaşka bir atmosfer ile karşılaşıyorsunuz. Topkapı Sarayı’ndan köprüye kadar, geniş bir İstanbul görüntüsü sizi içine çekiyor.

Fosil’de saat 22.00’ye kadar masalar mevcut, herkes uslu uslu yemeğini yiyor, ancak 22.00’den sonra personel bir anda masaları topluyor ve loş ışıklar eşliğinde gece kulübü ortamı oluşturuluyor. Bu noktadan sonra topluluğu tutmak, sohbet etmek hiç kolay değil, kendinizi ’80 ve 90′ yıllarının şarkılarına bırakıp salınmanız icap ediyor.  Müziklerin genel olarak gayet keyifli ve seçmece olduğunu belirteyim. Yemekler ise bir kulüp için ortalamanın üzerinde, servis gayet hızlı ve güleç.  3-4 saat sonunda hasarlı kulaklarım gürültülü müziği daha fazla kaldıramaz hale geliyor ve mekandan ayrılıyoruz. Bu tarz bir yere gitmek gerektiğinde tercih edeceğim bir seçenek Fosil. Birçok insanın buraya hayran olduğu, gecenin köründe bile kapıda kuyruk oluşturmalarından anlaşılıyordu. İyi eğlenceler…

Fosil

Not: Karaköy Lokantası bina fotoğrafını gurmerehberi.com, meze vitrinini foodspotting.com ve Fosil’in görüntüsünü de fosil.com.tr sitelerinden aldım.

Yorum bırakın

Filed under Gündem Dışı, Mutluluğun Tarifi : Yemek