Türk filmlerini, Demet Akbağ’ı ve böyle yerel hikayeleri oldukça sevmeme rağmen; nedense bu filme pek ısınamamış, fragmanı da izledikten sonra ön yargı duvarlarımı kafamda örmüştüm. Ama hiç de düşündüğüm gibi olmadı…
Sermiyan Midyat’ın kendi babaannesinin hikayesinden esinlenerek yazdığı; yönettiği ve kurnaz,kötü niyetli adamı pek güzel canlandırdığı Hükümet Kadın’ın ağır topu haliyle Demet Akbağ..Zaten Sermiyan Midyat da senaryoyu yazmadan önce; Demet Akbağ bu rolü kabul ederse ancak o zaman yazmaya başlayacağını belirtmiş.
Sermiyan Midyat’ın babaannesi; belediye başkanı olan eşi Aziz Veysel’in vefatından sonra Midyat’ın ilk kadın belediye başkanı oluyor ve okuma yazma bilmemesine rağmen taşı sıksa suyunu çıkaran karakteriyle bence harikalar yaratıyor.
Evet; filmde politik mesajlar göze sokuluyor ve zaman zaman “bu absürd sahne neden çekildi acaba” dedirtiyor. Ama bunların hepsinin Sermiyan Midyat’ın anılarında var olan gerçek ‘sahneler’ olduğunu, babaannesinin hayatı ile, zihnindeki Midyat anılarını harmanlayıp bu filmi öyle ortaya çıkardığını düşünüyorum.
Hikayenin özü çok etkileyici; okuma yazma bilmeyen bir kadının, 1950’li yıllarda Midyat gibi bir bölgede belediye başkanı olması, vefat eden eşine bağlılığı, onun hayallerini gerçekleştirmek uğruna gösterdiği çaba, kız çocuklarına duyarlılığı…Demet Akbağ’ın şahane oyunculuğu ve karakter yaratma becerisi de eklenince; filmin sürükleyiciliği hiç sekteye uğramıyor.
Tabi sadece başrol değil; tüm rolleri canlandıran oyuncuların hakkını teslim etmek gerekiyor; çünkü ufak, büyük tüm roller başarılı şekilde filme aktarılmış…
İzleyecek olanlara iyi seyirler diyor ve bir film eleştirime daha burada son veriyorum…