Tag Archives: christopher nolan

Yıldızların Altında Kuantum

Aklımın almadığı konulardan pek fazla hoşlanmama eğilimim var sanırım. Çocukken kendime şu soru zincirini yöneltirdim: Biz neredeyiz ? Evde. Ev nerede ? Türkiye’de. Türkiye nerede ? Kuzey yarım kürede. Kuzey yarım küre nerede peki ? Dünyada.. Ne hoş… Dünya nerede ? Evrende/Kainatta/Galakside … Peki onlar nerede ? ? ?  Her seferinde bu noktaya kadar gelir, sonra ‘fazla düşünme, insanın aklı almaz’ sözlerine kulak verir, düşünmeyi bırakırdım..

Yıldızlararası (Interstellar) filmini izledikten sonra çocukluk sorularım yine kafamda canlandı..Filmi izleyeli 2 hafta oldu, halen düşündüğüm bazı noktalar var. Filmi çok mu sevdim ? Hayır. Ama beni düşüncelere sevk ettiğini yadsıyamam.

Künyeye bakalım; pek sevdiğimiz Christopher Nolan yönetmen koltuğunda.. Batman serisini, Memento’yu, Prestij’i düşününce zaten 1-0 önde çıkıyor sahaya Yıldızlararası.  Oyuncular cabası; Matthew McConaughey, Michael Caine, Anne Hathaway, Matt Damon,..

Karadelik, kuantum, solucan deliği, uzay yolculukları belki ilginizi çekmiyordur, ama yine de bu alandaki genel kültürü arttırmak için bile seyredilebilir bir film Yıldızlararası.

Filmin çıkış noktası; yakın gelecekte dünyanın ve insanlığın tehlikeye girmesi sonucu farklı bir yaşam alanı arayışına girilmesi..

Karadelik

Eski kulağı kesik bilimadamlarından Cooper (McConaughey) ile NASA’nın yolu, Cooper’ın kızı üstün zekalı Murph vesilesiyle kesişir. Cooper’ın seçim yapması gerekecektir; insanlığın geleceğini kurtarmak için başka gezegenlere yelken açmak mı yoksa dünyada kalıp kendi hayatını ailesiyle birlikte geçirmek mi…

Filmin büyük çoğunluğu Cooper ile Brand’in (Hathaway) uzaydaki cebelleşmeleri ve maceraları ile geçiyor, fakat eş zamanlı olarak dünyada olup biteni ve ailelerinin hayatlarını da seyrediyoruz.

Zaman – yer çekimi kavramlarının tamamen farklılaşması, 5. boyuttan mors alfabesi ile mesajlar gönderilmesi, kara delik içinden geçerken uzayın korkutucu sessizliği, dev dalgalı tuhaf gezegenler ve insanların uzayda bile törpülenmeyen hırslarını izlemek enteresan.. Bazı sahnelerde filmin yörüngesinden çıktığımı kabul etmem gerekiyor. Çok bilmiş seyirci kimliğime bürünüp “yok artık ne saçma” dediğim yerler de oldu. Ama muhtemelen o noktalar benim bilimsel eksikliklerimden dolayı açık kaldı.. Çünkü uzaya gönül vermiş insanlarla konuştuğumda, hepsinin her sahneye, her detaya bayıldıklarını öğrendim.

Dediğim gibi, bu konulara azıcık ilgi duyuyorsanız, ufkunuzu genişletecek bir film Yıldızlararası..

İzlemekte fayda var…İyi Seyirler…

interstellar

 

2 Yorum

Filed under Kültür-Sanat

Joker Olmadan Asla !

Başlıktan da sezildiği gibi; Christopher Nolan’ın Batman serisinin son perdesi olan “The Dark Knight Rises – Kara Şövalye Yükseliyor” filminin etkisindeyim..

Üçlemenin ilk halkası olan “Batman Begins – Batman Başlıyor” filmini seyredemediğim için; ikinci halka olan “The Dark Knight – Kara Şövalye” ile kıyasladım ben de birçok izleyici gibi..

Artık aramızda olmayan muhteşem oyuncu Heath Ledger’ı arıyor gözüm ister istemez…Nerede onun yarattığı zeki, kötülerin kötüsü, şam şeytanı, fırlama ve eğlenceli Joker karakteri, nerede izbandut, hödük ve ne amacı olduğu belli olmayan saçma Bane maskelisi.. 2. filmi çok beğenmiş olmamda neredeyse tamamen Joker karakterinin payı olduğunu söyleyebilirim.

 

Bu yazdıklarımdan; 3. filmden benzer hazzı almadığım izlenimi çıkmasın; zira koltuğa mıhlandığım ve görsel şölene, kurguya hayran kaldığım bir seyirlikti diyebilirim “Kara Şövalye Yükseliyor” için.. Ama işte Heath Ledger’in o lezzetli Joker’ini izledikten sonra ne Bane ne de Batman  bana aynı tadı vermiyor..

   

 

 

 

 
Muhteşem bir emek verildiğini hissediyorsunuz filmi seyrederken; oyunculuklar, aksiyonlar, zaman zaman felsefik çıkarımlar ve insanın kanını donduran hapishane sahneleri.. 3 saat boyunca seyircinin gözünü perdeden ayırmasına olanak tanımayan bir film bu, yarattığı heyecan karşısında şapka çıkartmak ve filmin, yönetmenin, senaristin, oyuncuların hakkını teslim etmek gerekiyor.

Ama yine de, Heath Ledger olmadan, Joker olmadan bu serinin tadı tam manasıyla çıkmıyor..

 

Yorum bırakın

Filed under Kültür-Sanat