Tag Archives: film festivali

Aşk, İncir ve Tesadüfler

Aşk nedir ? Ne zaman başa gelir ? Denk gelince kaçırmamak için ne lazım geliyorsa yapmak mı gerekir?  “Çok fazla tanımı yapılınca, üzerine konuşulunca içi boşalan bir sözcük” derim bana sorulsa.. İlla somut bir açıklama istenirse; “her gün görme isteği, onsuz yapamayacağını hissetme durumu, her sabah birlikte uyanma arzusu ve hiçbir kusurunu görememe hali” olarak adlandırabilirim. “1 aydır yazı yazmıyorsun, nereden çıktı bu kadar aşk meşk işleri” diyebilirsiniz, ben de sizi aşk ilk ilgili 2 adet filme davet ederim:

Önce Aşk Tesadüfleri Sever..Uzun zaman oldu bu filmi izleyeli, ama malum pek yazasım yok ya artık, o yüzden biraz sarkıttım yorum kısmını.. Bazen olur ya; hani filmi iliklerine kadar hissedersin, bir anda öyle bir içine girersin ki, her karakteri kendi hayatından biri ile özdeşleştirirsin, her olayı da kendi hayatının üzerine alınırsın. Bana öyle oldu bu filmde..

Hayatımla benzerlik taşıdığından değil, fakat hikaye beni bir yerinden öyle güçlü dahil etti kendisine..Benim için vurucu bir sahnede kafamdan ne geçtiğini anlayan, bana bakmasa bile ağladığımı hisseden biriyle birlikte izlemem de tüm bu duygu yoğunluğunu tamamlayan bir unsur oldu sanırım..

Ayda Aksel, Altan Erkekli ve Şebnem Sönmez anlatılmaz yaşanır şekilde, şiir gibi oynuyorlar..Daha doğrusu oynamıyorlar, bizzat yaşıyorlar sanki hikayeyi.. Mehmet Günsur ile Belçim Erdoğan’ın da kesinlikle sırıtmadığını, aksine keyif verdiğini, küçüklüklerini canlandıran çocukların cuk oturduğunu, eskiye dönüşlerin ve kesişmelerin de tam yerinde verildiği bir film olmuş..Müziklere ayrıca başlık açmak bile gerekebilir, o kadar ahenkli ve etkileyici. .

Bazı arkadaşlarım “amaaaan vıcık bir aşk filmi gibi gelmişti, ama sen bu kadar övüyorsan gidelim bakalım” demişlerdi.. Ben de şöyle cevap verdim; bu film kesinlikle klişe, romantik bir aşk filmi değil; “eskinin naifliğini, aile bağlarını, ergenlik bunalımlarını, dede ile sohbetleri, aşık olunca kilometrelerce yolun 2 adım gibi geldiğini, evlilikteki problemleri, bu problemlerin çocuğu nasıl etkilediğini, anne-babanın çoğu zaman çok haklı olduğunu, evlatlarının üzerine nasıl titrediklerini ve sevdiğin insanlarla paylaştığın sofraların ne tatlı olabileceğini” gösteren, derin anlatımlı bir melodramdı.

İkinci filmimiz İncir Reçeli.. Bu filme herhangi bir beklentim olmadan, yorum dinlemeden gittim..30 yaşlarında, başarısız, mutluluğu rakı şişesinde balık olarak arayan, düzgün bir ilişkisi olmayan bir adamı hakkını vererek canlandıran Sezai Paracıkoğlu bir yanda; dobra, eğlenceli, içinden geldiği gibi yaşayan, mutluluğu bira fıçısında arayan Duygu diğer yanda.. Önceleri konu abesle iştigal eder gibi geldi, uzak buldum hikayeyi kendime..Sonra sonra ısınmaya başladım, gidişatın ne olacağını merak ettim, hislendim.

Kızın, adamın hayatının tam içine sızışını, önce kabul görmeyip, akabinde vazgeçilmez olmasını, oraya buraya notlar asmasını, birlikte yaptıkları rakı-balık keyfini, otobüs durağındaki “öpüşme”lerini sevdim..Aslında kötü giden bir hayatın, aşkla nasıl güzelleşebileceğinin anlatılmasını sevdim..Ve aşkın-sevginin her zaman her şeye yetemeyebileceği gerçeğine hüzünlendim.

Bunların haricinde, festival kapsamında 2 film seyretme fırsatım oldu; Annette Bening, Julianne Moore ve Mark Ruffalo’nun başrolünü paylaştığı The Kids Are All Right ve bir Arjantin-Şili-Fransa-Güney Kore ortak yapımı olan Akbaba (Carancho) .. The Kids Are All Right, şahsen beni hiç bir noktasından yakalamayan, diyalogları vasat, sadece oyunculukların güzel olduğu bir filmdi. Akbaba ise konusu ve çekimleri itibariyle enteresan, sıradışı bir hikayeyi anlatmaktaydı..Akbaba’yı canlandıran Ricardo Darin ise; geçen seneki festivalin muhteşem filmi “Balerin ve Hırsız” ın başrol oyuncusu olarak kalbimizi fethetmişti, yine doğal oyunculuğuyla zihnimizdeki yerini aldı..

Önümüzdeki festivalleri ve gelecek filmleri bekliyorum heyecanla… İyi seyirler,  seyir halindeyken hayal dünyasında mutlu yolculuklar…
  

Yorum bırakın

Filed under Kültür-Sanat

!stanbul

Senenin ilk ayında günler birbirini kovalarken ve ben yetişmek istediğim sanatsal-sosyal aktivitelerin sadece %10’una denk geledururken; kafamdaki hayali ajandaya yeni maddeler ekledim..

1- !f  İstanbul Film Festivali :

11-21 Şubat tarihleri arasında onlarca filmi festival kapsamında izleme fırsatı bulacağımız etkinliğin takvimi burada.. Un Prophete (Yeraltı Peygamberi) , Away We Go (Uzaklara Gidelim) , An Education (Aşk Dersi) ve La Nana (Hizmetçi) dikkatimi çeken , izlemek için fırsat kollayacağım filmlerden bir demet..

2- Tiyatro — “İyi Günde Kötü Günde” :

Pek sevdiğim oyuncu Ali Poyrazoğlu ile Nilgün Belgün bir araya gelip ilişkiler, evlilik, boşanma,ayrılma-kopamama ve aşk-meşk üzerine komedi yaparlar da şahane olmaz mı? Duyumlarım döktürdükleri yönünde..En kısa zamanda tecrübe edile:)  ..Çizelge burada..

3- Buena Vista Show :

Baştan çıkaran, kıvrak ve eğlenceli Küba müzikleriyle coşmak isteyenler; 13-14 Şubat tarihlerinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nu mesken tutabilirler..Konserle ilgili detaylar için tıklayın..

                          …İyi Seyirler, İyi Eğlenceler, İyi Kudurmalar…

Yorum bırakın

Filed under Kültür-Sanat