İnsanın hayatında değişik, terelelli, yenilikçi dönemleri oluyor ve ben galiba o zaman dilimlerinden birindeyim.. Geçen yaz sadece oyunculuk aleminde bir deneyimim olsun diye katıldığım ilk Türk zombi filmi olan ‘ADA‘ filminin setindeki maceralarımı (bkz.) yazmış, eşten dosttan “çok iyi yapmışsın, bir daha böyle bir tecrübeyi zor bulursun” benzeri destekler almıştım..
Zaten serde “yaptığımız rutin işlerden zaman zaman daralma/yenilik arama” var; ben de dedim ki; Ahmet ile Emre’yi fiştekleyeyim ve bu kulvarda ilerleyelim 🙂
Meğerse canlarım benden bir işaret beklermiş; onlarca yapılacak işin arasında dilimiz dışarıda Kadıköy’de buluştuk ve aile dostumuzun çalıştığı oyunculuk ‘cast’ ajansına kendimizi dar attık 🙂
Heyecanla kapıdan girip; biz karşılayan hatuna derdimizi anlattık.. Halihazırda çalıştığımızdan, oyunculuk eğitimi almadığımızdan, sadece rutin iş hayatlarımızı renklendirmek için bu
yola başkoyduğumuzdan bahsettik ve resimleri bilgisayara kaydettik..
Ajansa bağlı çalışanların tahmini % 98’i profesyonel olarak oyunculuk yaptığından pek şansımız yok gibi gözükse de, yılmayacağız ve Ahmet & Emre’nin bir arkadaşlarının çalıştığı reklam ajansına da (biraz daha amatör ruhlu) kaydolup işimizi sağlama alacağız..
Peki bütün bunların sonunda ne olacak? Henüz bilmiyorum ama olur da bir yerlere çağrılırsak; sadece her zaman yaptığımdan farklı bir şeylerle uğraşmanın keyfini çıkarmaya çalışacağım gibi geliyor…Set deneyimlerimi -tabii eğer olursa- buradan uzuuun uzun paylaşacağım … İyi Seyirler 😉