Tag Archives: şiddet

Kirlilik

Gece 3’te dışarıda ne işi vardı?” diyenlere “İnsan gece ilaç aramaya da çıkabilir, hasta da olabilir” diye mazeret bulunmasına gerek yok…Olmamalı. Eğer gerçekten özgürsek; insan istediği saatte, istediği eğlenceden gönül rahatlığıyla dönebilmeli. Ama ülkemizde bir “insanın” tecavüze uğraması ile ilgili yapılan yorumlar bile, eylemin kendisi kadar mide bulandırıcı.

Olayın Bağdat Caddesi’nde olması değil esas nokta, zira bu şerefsizlik nerede olursa olsun tepki göstermeliyiz. 13 yaşında bir çocuk, dayısının tecavüzüne uğrayıp hamile kalıyor, başka bir genç kız; tacize uğradığını öğrenen babası tarafından öldürülüyor. Bunun gibi yüzlerce vaka okuyor, duyuyoruz. Biliyorum; düşüncelerimi buraya yazmam hiçbir şeyi değiştirmeyecek belki, ama sessiz kalmak olmaz. Hastalıklı zihniyetlerin yok olmasını diliyorum. Elimden başka da bir şey gelmiyor.

Yazının başlığı “kirlilik”, sanki içimiz pisleşmiş artık. Burada içimi döktüğüm, gündemdeki olaylardan şikayet ettiğim yazılarıma bakıyorum, hepsi birbirine benzer içerikte ve vaziyette. Şehit, katliam, terör, tecavüz, saldırı, kadına/erkeğe/insana şiddet haberleri hiç azalmıyor, aksine korkutucu şekilde ‘kanıksanmış’ halde. Evet ateş düştüğü yeri yakıyor ve evet hayat devam ediyor ama, ses çıkarmak için illa ateşin başa düşmesi mi gerekiyor ? Gerçi ‘sessiz kalmayalım’ diyoruz, yazıyoruz, çiziyoruz, konuşuyoruz ama neye yarıyor ki ? İnsanların kafasındakileri, ürkütücü ve sapkın düşüncelerini değiştirmek mümkün değil.

Sonumuz, akibetimiz nereye gidiyor, 50 yıl sonra insanlık ne durumda olur, hiç kestiremiyorum. Ama bildiğim bir şey var ki, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” vurdumduymazlığı çok ama çok tehlikeli. Kötü insanları yok etmek elimizde değil, ama en azından duyarlı olmak mümkün…

Naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.Sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.Sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.Benim için geldiklerinde, sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.

-Martin Niemöller-

 

Yorum bırakın

Filed under Gündem, içimden geldiği gibi

Haberler…

Aslında bu blogun yazıları genelde iç açıcı olmak üzere planlanmakta ve kurgulanmaktadır tarafımdan..Gezilen bir şehir, güzel bir tiyatro oyunu, paylaşmak istediğim bir sergi veya konser etkinliği, lezzetli bir yemek, hayata dair duygular ve benzeri hoşluklar..Ama bugün içimden başka türlü yazmak geldi..

Sizin de içiniz sıkılıyor ve böğrünüze bir taş oturuyor mu haberleri seyrederken, gazete okurken, gündemi takip ederken ?

Şiddet gören mağdurlar, haklarını aramak isterken içeri tıkılarak susturulan insanlar, şehit acıları, ekonominin çöküşü, yoksulluk sınırı, her gün işkence etseniz doymayacağınız;  ama buna rağmen ellerini kollarını sallayarak dışarıda gezen azılı katiller, sapıklar, tecavüzcüler, ihmal yüzünden vefat edenler, tersanelerde, maden ocaklarında hayatları sönenler, cinnet geçirenler, yollarda helak olanlar..

Kaç ülkede bir insan kaldırımdaki çukura düşüp yaralanabilir ya da hangi diyarda bir çocuk ambulans gecikti diye ölebilir? Hep yazılan-çizilen klişedir ama sormadan edemiyor insan; bu kadar mı değersizdir bu topraklarda insanın hayatı? Hakikaten mi pamuk ipliğine bağlıdır burada yaşam ? Adalet; sarayı/binası büyüdükçe yok olan ve sadece lafta kalan bir kavram mıdır “vefa” gibi? Kocasından gördüğü şiddet sonucu ölen kadın; ölmeden önce defalarca polisten koruma talep ettiği halde niçin ciddiye alınmaz?

Etrafımdaki insanlar  bir süredir “artık haber seyretmek istemiyorum, sinirlerim bozuluyor” diyorlar.. Zaten herkesin kendi derdi mevcut; bir de her gün daha da kötüleşen “ajansı” seyredip iyice hayata küsmek, içlerini karartmak istemiyorlar..

Hayat çok enteresan bir mecra; gerçekten bugün varsın ama yarın olup olmayacağın hiç belli değil..Geçtiğimiz günlerde bunu çok net anlamamı sağlayan, yüzümüze tokat gibi çarpan, çok üzücü bir kayıp yaşadığımızda anladım ömrün gerçekten de “üç günlük” olduğunu.. O yüzden çok fazla ince eleyip sık dokumamak ve hayatın tadını çıkarmak gerekiyor gerçekten..

Mevlana’nın etkileyici dizeleriyle noktalıyorum bu yazıyı..

Tanrı der ki;
Kimi benden çok seversen onu senden alırım…
Onsuz yaşayamam deme,
Seni onsuz da yaşatırım,
ve mevsim geçer,
Gölge veren ağaçların dalları kurur,
Sabır taşar,
Canından saydığın yar bile bir gün el olur,
Aklın şaşar,
Dostun düşmana dönüşür,
Düşman kalkar dost olur,
Öyle garip bir dünya,
Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur,
Düşmem dersin düşersin,
Şaşmam dersin şaşarsın,
En garibi de budur ya,
Öldüm der durur, yine de yaşarsın…
 
Mevlana

Yorum bırakın

Filed under içimden geldiği gibi