Kaba bir kategorizasyonla diyebiliriz ki; insanoğlu 2’ye ayrılır; Sevgililer Günü’nü romantizmin doruklarına çıkarak şenlik havasında geçirenler ve bu gruba sinir olan muhalifler..
Çok keskin hatlarla belirleyemesem de; ben ilk gruba yakın olduğumu söyleyebilirim..Yılbaşını, anneler/babalar gününü, bayramları, doğum günlerini, vedaları da önemserim, ruhum elverdiğince o güne uygun bir tavra bürünürüm:)
14 Şubat’a karşı olanların çoğu bugünün ticarete döküldüğünü savunur ve “sevgilimi bir gün değil her gün hatırlarım” düsturuyla ilerlemeyi tercih ederler..
Günlük koşturmaca içinde sevgilisine/eşine aynı özeni gösterip de özel bir şeyler yapan varsa tenzih ederim, ama genelde kazın ayağı öyle olmuyor..
Ben bu tip günlerin bir bahane olduğunu düşünüyorum ve bahsettiğim koşturmaca yüzünden aksattıklarımızı, örneğin uzuuun sohbetli bir yemeği, üzerine kafa patlattığım bir hediyeyi bugünü bahane ederek hayata geçirmekte bir sakınca görmüyorum..
Özel günler haricinde yapılan ufak tefek sürprizlerin çok daha etkili ve beklenmedik olacağı kesin; ama ben bile –şaşırtarak sevindiren organizasyonları pek severek yapmama rağmen– işe güce dalıyorum ve haliyle her gün aynı motivasyonda olamıyorum.
Klişeleşmiş romantizm sembollerinden çoğumuza gına gelmiştir muhtemelen; mum ışığı, çikolata, kırmızı kalp tutan tombul ayı ve şampanya.. Enteresan hediyeler ve sürprizler için bir dolu alternatif var; bulamamış olanlar ve ilginç hediye diye kıvrananlar için bir tane de benden gelsin:)
Şu adrese bir göz atın, eğer daha önce fotoğraf içerikli bir hediye vermediyseniz, makbule geçebilir..Bir diğer alternatif de burada…
Umarım büyüyünce “Amaaaan ne yılbaşısı/sevgililer günü/doğum günü, kaç yaşına geldik canım” diyen birine dönüşmem:)