Sözcüklerin, seslerin bittiği; anlamını kaybettiği olaylar vardır hayatta.. Farklı ifadelerle anlatırız bu durumları hepimiz; ‘kader’ deriz, ‘üç günlük dünya’ lafını ekleriz ve ‘hayatta her şey boş’ diye devam ederiz ardından.. İşte o anlar, sözcüklerin kifayetlerini yitirdiği zamanlara denk gelir…
“Hayat dar alanda trajedi, geniş açıda komedi” demiş Charlie Chaplin yıllar evel.
İnsanoğlunun beyni, geniş açıdan bakıp da trajedileri komediye çevirecek güce sahip değil. En azından benimki değil. Nasıl olsun ki ? Daha Kasım ayında birlikte seyahate gitmiştik,gülmüştük, çok gülmüştük… 3 ay önce bizi en sevdiği kebapçıya götürmüştü ailecek; yemiş-içmiş, anılardan ve yapacaklarımızdan konuşmuştuk.. Yine aynı zamanlarda, keyifle şarkılar söylüyorduk beraber, fonda İstanbul manzarası ile. Bir anda hiç beklenmedik vefat haberi geldi, çok sevdiğimiz aile dostumuzun..Gençti daha, yapacağı bir dolu şey vardı..Eşiyle, çocuklarıyla, sevdikleriyle birlikte. Olmadı…Sözcükler bitti,gitti.
Hayat gerçekten zalim, dar alanda da, geniş alanda da…Lezzetleriyle, havasıyla, tarihiyle konuşulan yarı-memleketim Hatay; artık patlamalarla, terörle anılıyor..Onlarca kişi katledilmiş, insanlar kan ağlıyor.. Devlet tarafında yapılan açıklamalardan, korkunç demeçlerden ve insanın kanını donduran söylemlerden dolayı yaşadığım bıkkınlığı nasıl ifade edeyim, ciğerleri yanan insanların çaresizliğini nasıl anlatayım bilemiyorum…
Vicdan, merhamet eksikse bir ülkede, oradan ne köy olur ne kasaba…Eğer bir ülkede gencecik bir adam sokak ortasında futbol yüzünden katledilebiliyorsa, artık sözü, kelamı bitmiştir o ülkenin…İşte ‘sözün bittiği yer’ orasıdır.