Vizyondan…

Başlıktan da sezilebileceği üzere; en son izlediğim 2 filmden bahsetmek istiyorum bugün.. Filmlerin ilki; Denzel Washington ve Mark Wahlberg’in başrollerde olduğu, aksiyon soslu, derin devlet işlerini anlatan “Zorlu İkili” (2 guns) …

Uyuşturucuyla mücadele, yani narkotik departmanının tecrübeli ajanı Bobby (Denzel Washington) ile Amerika ordusunda görevli deniz subayı Stig’in (Mark Wahlberg) birbirlerinden habersiz olarak gizli göreve atanmaları çerçevesinde gelişen olayları konu edinen filmin büyük kısmını adrenalin seviyem yüksek ve keyif alarak izledim. Başrollerin bunda elbette etkisi büyük, ancak bu ikilinin amirleri, Bobby’nin uzatmalı aşkı Deb (Paula Patton) ve özellikle çökertmeye çalıştıkları uyuşturucu kartelinin başı Papi Greco (Edward James Olmos) da başarılı karakterler çizerek filmi sürükleyip götürüyor.

Zorlu İkili Denzel Washington ve Mark Wahlberg’in uyumu, karakterleri yansıtma başarıları tartışılmaz, ancak ‘kötü adam’ Earl rolündeki Bill Paxton’a ayrıca alkışlarımı göndermek ve çok başarılı karakter oyunculuğu hasebiyle tebrik etmek isterim.. Bana nedense Tarantino’nun ‘Inglorious Basterds’ filminde Hans Landa rolüyle belleğimde yerini alan Christoph Waltz’in gaddar hallerini hatırlattı..

Bolca hareketli sahne, gerilimli anlar, devlet ve orduda sümen altı edilen olaylar, aşk üçgenleri ve “hiçbir şey göründüğü gibi değildir” temalı sağ gösterip sol vurmalar mevcut bu filmde.

Keyif alarak seyredeceğinizi tahmin ediyorum ve bu filme 10 üzerinden 7.8 veriyorum.

Diğer filmimiz ise  ‘Genç Çıraklar’ adıyla vizyonda kendine yer bulan “The Internship”… Bu tür filmlerin gedikli oyuncusu Owen Wilson ve Vince Vaughn’un başrollerinde olduğu bu seyirlik tam anlamıyla bir Google reklamı ve organizasyonu olarak beynimize işleniyor.

Birlikte çalıştıkları satış temsilciliği işlerini kaybeden Nick (Owen Wilson) ve Billy (Vince Vaughn) ne yapacaklarını bilemedikleri bir anda Google’ın stajyer aradıklarını öğrenirler ve bilgisayar programcılığı, yazılım, sanal dünya gibi konularda hiçbir tecrübeleri olmadığı halde başvururlar. Nasıl olduğuna kendilerinin bile şaşırdığı şekilde staj programına alınmalarıyla hayatları boyunca unutmayacakları bir yaz dönemine başlamış olurlar.

Stajyerler arasında seçim yaparak en başarılı grubu işe alacak olan Google’ın büyülü çalışma ortamının arkasında anormal hırslı ve kulaklarından zeka fışkıran öğrenciler olduğundan, Nick ve Billy bu ekibe uyum sağlamakta zorlanırlar.

Takım çalışması ve hayattan zevk alma konularında satır aralarında mesajlar veren filmin çıtır çerezlik ve eğlencelik bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Ama bu yorumumdan “izlemeye değmez” anlamı çıkmamalı, zira film çıkışında biz çok keyifliydik.

Gerçekten de hayatta ne iş olursa olsun keyif alınmadan yapılamayacağını düşünürüm ben ezelden beri.  İş ya da okul fark etmez, meşgul olduğu işi dünyanın en önemli konusu zanneden, takım ruhundan anlamayan, başarı uğruna her yolu mübah sayan insanlarla pek uyuşamadım hayatım boyunca.

InternshipNick ve Billy göreceli anlamda ‘vasıfsız’, günümüz genelgeçer bilgi ve kültür seviyesinden aşağıda gibi gösteriliyorlar, fakat tahmin edilebileceği gibi; hayatta başarılı olmak için bu ‘vitrin’ özelliklerden ziyade başka önemli olguların olduğunu, onların yitirilmemesi gerekliliğine değiniyorlar.

Sahneler akıcı ve eğlenceli olduğundan, sıkılmadan izlenebilecek bir film “The Internship”..

Neşelenmek, gülmek ve biraz hayatın ciddi yüzünden sıyrılmak için seyredebilirsiniz bu filmi.

Keyifli seyirler…

Not 1: Fotoğrafları IMDB sitesinden aldım.

Not 2: The Internship filminde ‘Chetty’ rolündeki Aasif Mandvi’yi rolüne pek yakıştırdım. Belirteyim.

Yorum bırakın

Filed under Kültür-Sanat

Yorumunuz için teşekkürler...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s