Şuursuz

Bugün içimden çok yazmak geliyor, ama öyle memleket meselelerini, iç karartıcı gündemi değil.
Blogun sloganıyla müsemma, içimden geldiği gibi yazsam, paragrafları hiçbir yere bağlamasam, kıssadan hisse vermesem, kim okur da hakkımda ne düşünür gibi fikirlere kapılmasam?

Konuşarak kendimi ifade etmekte zorlandığımı keşfedeli uzun zaman oldu. Nasıl ifade edeceğim ki?
Ne haber” soru kalıbına “İyi ne olsun, koşturmaca” sakız cevabı yerine “Pek iyi değilim, dünyaya uyum sağlamaya ve endişelerimi yok saymaya çalışıyorum. Bütün bunları yaparken kendimi ve sevdiklerimi korumaya, iyi bir insan olmaya, boşa yaşamamaya uğraşıyorum” desem, karşımdaki ‘ne diyorsun değişik’ der gibi bakmaz mi bana?

“Günlerce kanayıp da ölmeyen bir insan türüne güvenmeyin” esprisi vardı bir ara. Hesapta kadınlardan her şeyin beklenebileceğini ima eden bir söz. Ha bu arada, yer yüzündeki onlarca memelinin her ay yaşadığı “adet” (en sinir tabiriyle) nedense alemin en büyük tabuları arasındaki yerini hala koruyor. Ne kadar açık vizyonlu olursan ol, gönül rahatlığıyla “regl oldum” diyemezsin. Orta okulda bir donem bizim fırlama (!) ergen erkeklerimiz kızların çantasından pedleri çıkarıp maytap geçerlerdi. Bilinçaltlarımıza, üstlerimize, her yerimize nasıl kodlandıysa bu negatif vurgular, dünyanın en doğal olaylarından utanır çekinir hale gelmişiz.
Dünyaya gelme yöntemimiz en ağır küfürlerin kaynağı mesela. Memleketin hassas damarı, namus, ar, haysiyet ölçütü. Sanki pislikleri halının altına süpürür gibi şuur altımıza itelemişiz, buz dağının görünen kısımlarıyla övünüyoruz.

Neyse ne diyordum?

Her el yıkamasında bir kalıp sabun bitiriyormuş adam ve bir sure sonra muhakeme yeteneğini kaybedip “Ne kadar sürüyor sizin el yıkamanız” diye saga sola soruyormuş, o kadar uzaklaşmış yani gerçeklikten.
Freud’un dediği gibi mi acaba hakikaten? İnsanin bütün karakteri anal, oral ve fallik dönemlerde mi şekilleniyor? Yani 5 yaşına kadar ne girdiyse beynindeki halının altına, onlar mi idare ediyor senin yaşamını?

“Descartes, düşündükçe var olduğunu söylüyordu. Oysa ben düşündükçe yok oluyorum”

Oğuz Atay

Yorum bırakın

Filed under Gündem Dışı, içimden geldiği gibi

Yorumunuz için teşekkürler...

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s