Kanepemden, işimden, kahveden, kavgalarımdan, dostlarımdan, diş taşlarımdan, gülmekten, iç çamaşırlarımdan, doğmuş olmaktan, ölecek olmaktan, adaletsiz dünyadan, pırasadan, anti-depresanlardan, ataletimden, enerjimden, fotoğraflardaki gülen yüzümden, çamaşır makinesinden, mezar taşlarındaki yazılardan, şarkılardan, fotosentezden, dopaminden, yargılamaktan, yadırgamaktan, ahmakıslatan yağmurdan, çift şeritli yollardan ve dönüşü olmayan yıllardan usandım!
Ne sebeple dünyaya geldiğimi bulmam gerekiyor. Bütün bu ızdırabın bir nedeni olmalı!
Zihnimden en keskin cümle dökülüyor usulca:
“Keşke hiç doğmasaydım.”
…………
Kalemleri, enginarları, kaybolan kitap ayraçlarını, aile bağlarını, aylaklıklarımı, kahverengi bot giymeyen tırtıllarımı, turunç reçelini, palmiyeleri, Gogol portresini, kemiklerimi, kahve çekirdeğini, sarılarak nefes kesmeyi, onun kirpiklerini, övülmeyi, sandıkta bekleyenleri, adrenalini, doğum günlerimi ve seni nasıl seviyorum!
Ne sebeple bunca güzelliğin bana bahşedildiğini bulmam gerekiyor. Bütün bu sonsuz mutluluğun bir nedeni olmalı!
Zihnimden en yumuşak cümle dökülüyor usulca:
“İyi ki gelmişim bu gezegene!”
&-&-&
(‘Tutunangiller’ fanzininde yayımlanan yazımdan alıntıdır.)
Baktığın yer her şeyi değiştirir der gibi:) İyi ki diyenlerden olmak dileğiyle. Denge, ikisini de hissedebilmek güzelliğinde.
BeğenLiked by 2 people
Baaaayıldımmm gene, bayıldımmmmm…
İlk paragrafta birazcık pırasa adına üzülmüştüm ama ( kendimi pırasanın yerine koymuştum da o an:))))))))))))), ancak ”olabilir Zeynep sevmiyor , usanmış olabilir”, demiştim…
Açıkcası ilk paragrafta biraz da alabora olmadım desem yalan olur,zira tüm taşınamaz dert ve rezilliklerine rağmen bu dünyayı gene de ucundan kenarından sevebileceğimiz fikri moral verici oluyordu..
Sonraaaa gelsin ikinci paragraf ve deee ” işte buu ” dedim” kurduk dengeyi”:)))))))))) Kendime geldim , es geçtim pırasanın acısını da, ” naapalım kaderine küs , sen de enginar olsaymışsın bana ne”, dedim:))))))))))))))))))
Yaşamı gene nasıl, iki paragrafta az, öz, hülasa komprime edivermişsin Zeynep’ ciğim.. Haklısın paradoks, paradokslar mihenk noktamız, paradoksu kabul etmeden hayatı algılayabilmemiz, kabul edebilmemiz ve tabii ki sevebilmemiz de mümkün değil…
Seninle, senin bu güzel analizlerin, harika uslubun, kaleme alışınla , inan ki ben de bu hayatı daha daha bir seviyorum, sevgilerimle…(ve tabii ki alkışlarımla:)))
BeğenLiked by 1 kişi
Tam bu…Biri fazla kaçarsa, kantar eğilip bükülüyor. “Denge”… Kelimenin tınısı bile güzel. Topuzumuz şaşmasın!
BeğenBeğen
:)) Çok güldüm enginar ve pırasa ile sohbetlerinize.. Harika.. Ve yorumunuzu -Joker gibi- ağzım kulaklarımda; ikinci paragrafımdaki ruh haliyle okuyorum her zamanki gibi.
Yazdıklarımı, zihnimdekileri, içimdekileri ennn iyi anlayan, analiz eden, sevenlerden birisiniz, ta en başından beri. Alkışlarınızı her zaman kulağımda, ruhumda hissettim; hissetmeye de devam edebilmeyi çok isterim.
Paradoksların dengesinde; huzurlu, mutlu, pırasalı, enginarlı, bol kahkahalı bir hayat dilerim…Sevgi ve saygılarımla..
BeğenBeğen
Esas , ne mutlu bize kiiiii:))))
İyi ki , sadece bilip, hissetmekle kalmıyor , yazıyorsun da, bizleri katıyorsun o zengin dünyana…Sevgiler canım…
BeğenLiked by 1 kişi
Çok çok teşekkür ederim, sevgilerden ve öpücüklerden koca bir bahar demeti gönderiyorum size..
BeğenBeğen
Zeynep’cim, harika bir yazı gene. Yaşam bir paradokslar dengesi gerçekten. Biri olmadan diğeri olmuyor, biri olmadan diğerinin kıymeti anlaşılamıyor. İnsanın ruh hali de aynı hava misali, bazen güneşli bazen karlı olabiliyor işte! Karda güneşi, güneşte karı özleyip duruyoruz. Bu döngü de doğduğumuz günden ölene kadar kah öyle kâh böyle sürüp gidiyor. O yüzden artılar da bize, eksiler de biz insanlara dair.
Sevgilerimle…
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim bu içimi açan yorumunuz için.. Yazımı beğenmeniz beni mutlu etti. Dediğiniz gibi, gerçekten iyi-kötü, mutluluk-hüzün, siyah-beyaz, açlık-tokluk hepsi birbirinin içinde, karışık.. Çok güzel tasvir etmişsiniz.. Sevgiler benden de…
BeğenLiked by 1 kişi