Tag Archives: fethiye

Gecikmiş Yaz Yazısı

Nihayet başardım ! Uzun zamandır hayalini kurduğum anları 4 güne sığdırdım; engin denizde balık oldum, gün yüzü görmemiş vücudumu ultraviyole ışınlarına teslim ettim, kumların içinde sularını akıta akıta şeftali yedim, tek derdimin “akşam ne yesek” olduğu kıvama gelmek için kendimi zorladım, beni sıkan her şeyi kısa süreliğine de olsa beyinciğimin altına attım ve klişe tabirle; kalbimi Ölüdeniz’de bıraktım.

Kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir doğa ve dağların ortasında turkuazdan laciverte mavinin her tonunu barındıran bir deli deniz..O kadar ki; o sonsuz özgürlük hissini yaşamak için dibe dalıp çırpınmaktan gözlerim kan çanağına döndü.. Kumsalda otururken veya yüzerken tepede kuğu gibi süzülen yamaç paraşütlerini izlemek terapi gibi, gerçi bu sefer bizzat deneme fırsatım olmadı, ama bir daha gidersem mutlaka yapacağım..

Fethiye’ye methiyeler düzmek isterdim tabii, ancak enteresan bir durumla karşılaştık; İngiliz halkı beldeyi resmen ele geçirmiş, Ölüdeniz’de hiçbir esnaf beni ‘merhaba’ diyerek karşılamadı desem yeridir..Son gece yine birinden “hello” duyunca sinirlendim ve ‘kendi ülkemde kendimi yabancı hissettim, yeter artık Türkçe konuşun’ diye çıkıştım..Restoranlarda menüler İngilizce, üstelik Türk kahvesi isteyince garip karşılıyorlar..’Buraya ait yöresel hiçbir şey yok mu, pazar kurulmaz mı mesela burada’ deyince; pazartesi günleri İngiliz teyzelerin kendi yapıkları eşyaları ve yiyecekleri satmak üzere yer tuttuklarını öğrenip tümden şaşırıyoruz..

Yaz tatilinden beklediklerim çok naif aslında; tüm gün yüzmek, kışın hiç yapmadığım ‘spor’ denen aktivite ile biraz olsun haşır neşir olmak ve guruba karşı lezzetli yemekler eşliğinde sevdiklerimle sohbet etmek..Ve evet, Ölüdeniz tatili tüm beklentilerimi karşılamış durumda..Resimde görülen sofra sahilde bulunan Oyster adlı butik ve inanılmaz güzel dekore edilmiş otele ait..Konaklama çok pahalı, fakat yemekler etraftaki tekdüze turistik restoranlara kıyasla pek de farklı değil..Yolunuz düşerse mutlaka öneririm, civardaki özenli ve lezzetli yemek yiyebileceğiniz tek tük yerden biri..

Yamaç paraşütü ve tekne gezileri  esnafın en büyük geçim kaynaklarından biri, paraşütle atlayanlar ne kadar muhteşem bir deneyim olduğunu anlata anlata bitiremediler..Yerlilerle yaptığımız sohbetler sonucunda halkın tarım ve hayvancılıkla pek uğraşmadığını, neredeyse tüm kazancını turizm mevsiminde edindiklerini öğreniyoruz..Gerçekten de insanın ağzını açık bırakan, sürekli fotoğraf çekme isteği uyandıran bir doğaya sahip burası..

Benim kaldığım yer Çetin Motel adında, oldukça iptidai, ama pek sevimli bir aile işletmesi idi..Tabi benim için en önemli ayrıntı; kapısından çıktıktan 30 adım sonra “ver elini kumsal” olmasıydı..

Bakalım bu kısa ama doyurucu gezinti beni ne kadar idare edecek..Senenin ilk tatili olması sebebiyle tadı damağımda kaldı, şimdiden önümüzdeki aylar için heveslenmeye ve hayaller kurmaya başladım bile …

2 Yorum

Filed under Biri Kaçamak mı Dedi ?