Yok yazmayacağım. Kendimi tutacağım ve ülkede yaşanan inanılması güç olaylardan, akla hayale sığmayan gelişmelerden, haksızlıklardan dem vurmayacağım. Çünkü zaman zaman kelimelerimin kifayeti bitiyor, ifade etmekte güçlük çekiyorum.
İşbu sebeple gündemdeki olayları es geçiyorum ve kültür-sanat aktivitelerimizin sonuncusunu anlatmaya başlıyorum :
Bambaşka bir filme niyetlenmişken, tesadüfen izlemek durumunda kaldığım ama “iyi ki de bu filmi seyretmişiz” dedirten bir seyirlikti Robocop. Hepimizin az çok bildiği konuyu özetleyeyim; Alex Murphy (Joel Kinnaman), 2028 yılında Detroit’te yaşayan, çalışkan, dürüst ve iyi aile babası bir polistir. Peşinde olduğu suçluların suikastı sonucu ölümle yaşam arasındaki ince çizgiye gelir. Tam bu noktada, Amerika’nın teknoloji devi Omnicorp devreye giriyor ve doktor Dennett (Gary Oldman) yönetimindeki ekip ölmek üzere olan Alex’ten insan-robot karışımı bir varlık yaratıyorlar.
İran’daki işgal sahneleri, politikacılar arasındaki ‘Amerika’da polisler robot mu olmalı, insan mı‘ tartışmaları, televizyoncu Pat Novak’ın (Samuel L. Jackson) robotları destekleyen, Amerika propagandası yapan konuşmaları filmin dikkat çeken yan unsurlarıydı. Çekim teknikleri ve bilim-kurguya benzer sahneleri oldukça etkileyiciydi. Özellikle Robocop’un gözünden suçlu taramalarının verildiği görüntüler enteresandı.
Jose Padilha’nın yönettiği, Joshua Zetumer ve Nick Schenk’in senaryosunu yazdığı filmin en büyük artılarının Gary Oldman, Michael Keaton ve Samuel L. Jackson gibi usta oyuncuların olduğunu söyleyebilirim. İlk kez izlediğim Joel Kinnaman; Alex Murphy/Robocop rolüne oldukça yakışıyor; eşi rolündeki Clara (Abbie Cornish) ile de pek ahenkliler.
Bazı konular pek derinleşmeden, üzerine yoğunlaşılmadan geçiliyor, fakat bilimkurguyla pek aram olmamasına rağmen hiç sıkılmadığım, hatta bu tarz bir film için süresini azıcık kısa bulduğum bir film Robocop 2014.
Bence seyretmeye değer…İyi seyirler.