Tag Archives: Saadet Işıl Aksoy

Konuşmadan Aşk Olur mu?

Blogumun ilk aylarına şöyle bir bakıyorum, hafızamda biriktirdiğim irili-ufaklı seyahatler, konserler, sergiler ve gittiğim yeni yerlere dair bir dolu yazı var..Son zamanlarda hem seyrek yazışımdan hem de genellikle film anlatışımdan da idrak edilebildiği gibi; birkaç aydır yeni keşiflere pek vakit ayıramamışım..Bu aralar kafamı en iyi boşaltabildiğim mecranın sinema olduğunu farkettim, ve hafta sonu kendime bir güzellik daha yapıp, zamanında izleyemediğim “Başka Dilde Aşk” filmine gittim.

Film “Hiç konuşmadan anlaşılabilir mi” temasından yola çıkarak; doğuştan sağır-dilsiz Onur (Mert Fırat) ile, çağrı merkezinde çalışan ve tüm günü insanlarla konuşarak geçen Zeynep’in (Saadet Işıl Aksoy) ironik, romantik ve samimi aşkından dem vuruyor.

İlk sahne; barda kutlanan bir doğum günü partisi, müzik, dans, içki havada uçuşuyor, Zeynep Onur’un sağır olduğunu fark etmiyor, gürültülü müziğin de etkisiyle sessiz bir iletişim kuruyorlar ve birbirlerinden etkileniyorlar.. Gecenin sonunda Onur’un işitme engelli olduğunu öğrenen hatunun “aradığım adamı buldum” diye bağırarak kucağına zıplamasıyla dokunaklı bir aşk hikayesi de başlamış oluyor..

Filmi Beyoğlu’ndaki kült Yeşilçam Sineması’nda izlemenin ayrı bir etkisi olduğunu kabul etmeliyim sanırım, duvarlarında asılı eski film posterleri, koçandan çıkarılmış gibi duran ve koltuk numarası olmayan biletleri, ufacık salonun dışında çay içerken sinema makinistinin “çayınızı içerde içebilirsiniz” deyip biz girmeden filmi başlatmaması o salonda 3-5 film daha izleyesimi getirdiJ

Oyunculukların doğallığı ve gerçekçiliği etkileyiciydi, ilk sahneden itibaren filmin beni içine çektiğini ve hiçbir sahnede yabancılaştırmadığını söyleyebilirim..Onur’un Zeynep’le kavga ederken çileden çıktığı anlar, annesi rolündeki Lale Mansur’la karşılıklı oynadığı sahneler, üst komşularının travması ve sevgililerin aralarındaki telepatik ilişki beni duygulandıran detaylardı..

Zeynep’in duyduğu aşka karşı çıkanlar da oluyor elbet, hem de karşısındakinin engelli oluşunu eğlence konusu yaparak ya da bunun utanılacak bir şey olduğunu düşünüp Onur’u hakir görerek.. Böyle durumlarda hep şunu düşünmüşümdür : Bu insanlar bir gün kendilerinin de engelli olabileceğini, tüm uzuvlarını hayatlarının sonuna kadar sağlıklı kullanamayabileceklerini nasıl düşünmezler? Nasıl kendilerini üstün görürler, bilemiyorum.

Başroldeki Mert Fırat’ın filmin senaristlerinden biri (diğeri İlksen Başarır) olduğunu da ekleyip, bu yazıya noktayı koyayım..

4 Yorum

Filed under Kültür-Sanat