İnsanın içini kemiren; hayat ışığını söndüren ve özgüvenini buruşuk bir sümüklü mendil gibi çöpe atan duyguların başında gelen “kıskançlık”, herkes gibi zaman zaman benim de başıma gelir..Her kim ki “kimseyi kıskanmam, kendime de, karşımdakine de güvenim tamdır” veya “ben elimdekilerle mutlu olmayı bilirim ve başkasının hayatına imrenmem” derse bence kendini kandırır..
Film eleştirmeni ya da Altın Portakal jürisi değilim elbette, izleyici gözüyle yorum yapacağım.. Kıskanmak filmi; Nahit Sırrı Örik’in kitabından uyarlanmış; Zeki Demirkubuz’un yönetmenliğinde başrollerini Nergis Öztürk, Berrak Tüzünataç ve Serhat Tutumluer’in oynadığı nevrotik bir film.
Film ağır tempolu ve karanlık olmasına karşın içim daralmadan ve merak ederek izledim.. Nergis Öztürk’ün ödülü neden aldığı anlaşılıyor, bakışlarıyla “ben çirkinim, her türlü naletlik bana müstahak” mesajını şahane veriyor.
Tabi makyaj ve kıyafetlerin de etkisi büyük..Berrak Tüzünataç’ın sahnelerinde ve özellikle uzun repliklerinde -sanki tiyatroda izliyormuşçasına- ben gerildim..Nedense ‘acaba diyaloğu tamamlayamayacak mı’ diye düşündüğüm anlar oldu; ama genel olarak hatunun sırıtmadığını söyleyebilirim..
Kitabı okumamış olmamın eksikliği mi bilmiyorum ama; film bittikten sonra bile cevabı kuytuda kalmış bir dolu soru döndü aklımda.. Belki de yönetmenin amacı da buydu:)
İsminden dolayı kıskançlığı ve bu kıvrandırıcı hissin insana yaptırdıklarını daha çarpıcı ve dolu dolu işleyeceğini düşünüyordum, o noktada hafiften hayal kırıklığı yaşadım diyebilirim..
Yine de izlemekte fayda var, herkesin kendince farklı yorumlayabileceği türden bir seyirlik çünkü..
zeki demirkubuz’un diger filmlerinin hayrani olarak “kiskanmak”i da izlemek icin sabirsizlaniyorum.
yazinin sonundaki fotoraf cok güzel olmus.
BeğenBeğen
Ben de senin bana övdüğün diğer Zeki Demirkubuz filmlerini izlemek için sabırsızlanıyorum. Bir punduna getirip “Demirkubuz Gecesi” yapmam lazım, o konuda eksiğim..
Resim şahane, “fotoğrafçı; sen kıskanmanın resmini çekebilir misin” demişler sanırım:)
BeğenBeğen